6 Ağustos 2012 Pazartesi

Güzin Abla'ya Açık Mektup..

Hakikaten bunu yaptığımı bir düşünsenize,
Baya buradan Güzin ablaya mektup yazdığımı, hayda.

Birazdan bir telefon görüşmesi yapacağım, anlatacağım her şeyi önce size anlatayım dedim.



Olur mu öyle şey ya, şaka tabii, insanın özeli olsun biraz da değil mi?
Ben tek tek soruyor muyum size kimle konuştunuz ne yaptınız diye,
Olmaz.

Ha azcık merak ediyorum ama, her kimseniz.


İki üç gündür de şu azcık lafına alıştı ağzım.
Aza tamah etmenin suyunu çıkardığım için mi acaba?

Tabii okul konusunda.
Hemen alınanlar olacak çünkü bilirim.


Şu yarın bir geçsin,
Hele bir de güzel geçsin,
Size söz, yarın akşam buradan hayrına sanal şekerler dağıtacağım.
Erken bayram şekeri.

Nasıl oluyor sanal diyenler için,
Dümdüz kafayla şeker resmi koyacağım işte tatlım,
Tek tek ekrandan elimi çıkarıp yanaklarınızdan makas alayım da isterdim ama,
Daha neler.


İlkokulda okumayı sökünce çikolata şeker dağıtılıyordu.
Ne tatlı adet değil mi,
Ben de mezun olunca mı dağıtsam iki çikolata bir şeker hayrına.

Vallahi, kan olur, can olur, bölümdaşlarıma.
Hakikaten bir ikiniz yapsanıza böyle bir şey.
Biz de nasiplenirdik.


Hayır, gece gece karnım mı acıktı,
Yoksa bambaşka duygusal hal değişimleri mi beni ilginç beklentilere sokan?

Zaten cevabını bilseniz de işime yaramayacak, o yüzden boşuna yormayın aklınızı.


Ama aranızda yarın sınavı olanlar var biliyorum,
Kuşlar söyledi bana,
Hmmmm sizi sizi, dersinizi çalıştınız mı bakalım, 
Burada gelmiş benimle laflıyorsunuz?

Tüh ya, benim de sınavım vardı, doğru.

Hadi bir voltran.
Yarın sınavı olan herkes için gelsin, üç deyince..
ÜÇ.


"Ay Mahmut ne yaptın hazırlıksız yakalandım, elimde patladı voltran."

Diyenleri de seviyoruz, bir dahakine inşallah.


Lagalugayı geçin de şimdi.
Ne oldu sizin tatil işi?
Bakıyorum hala her hangi şehirde yaşıyor ya da yaşatılıyorsanız,
Takılıp kalmışsınız bilgisayar koltuğuna, 
Üstelik sandalyenizdeki tekerlerin altına kıyafetler falan sıkışıyor,
Hareket kabiliyetiniz de minimuma indirgenmiş.

Oluyor mu böyle ama,
Şu işleri bir yola koyun da, hep beraber tatile çıkalım artık.

Yok tatilde anlatacaklarımı yazmam,
Direk sofrayı kurun, içkimizi doldurun, 
Sofrada anlatayım derdimi.
Hem o zaman siz de dökersiniz artık dilinizdeki baklayı.


Bak dilinizdeki o bakla dökülsün diye can atan birileri mutlaka var,
Söz veriyorum,
Siz yeter ki, doğru yeri, doğru zamanı
Ve doğru şekli tabii,
Bunu özellikle söylüyorum, çünkü bizim millet her konuda şekilcidir, ciddi konularda laubalidir,
Kollayıp, baklanızı orta yere döküverin.

Mutlaka bir nasiplenen olacaktır.


Elbet bir gün bir mektup alacağım, bekliyorum,
"Çiçek abla, sayende sevdiğime açıldım, evlendik çocuğumuza adını koyduk."

Fanteziye bak.

Ha bir de ben hangi ara abla kategorisine geçeceğim de,
Bana abla diyenler evlenecek yaşa gelecek de,

Ohoooooooo..


Hayır ben Eros muyum ne oluyor,
Ya da sıradaki Güzin abla olmak gibi bir kaygım mı var.

Vallahi yok,
Ama iyi yazardım kabul edin.


"Çiçek abla, kaynım bana yenge dedi."
Tatlım sen onun yengesisin zaten, kaysaydı yazacaktın yanlış olmuş bak.


Bir de şakalaşırken hamile kalan kız vardı, değil mi?
Keşke şakalaşmadan önce bir danışsaydı Güzin abla'ya,
"Ablacığım, benim sevgilimin şöyle bir şaka anlayışı var, ben de biraz işkillendim ama, sen ne diyorsun, güleyim mi?" gibi..

İş işten geçince, samanlık seyran olur.
Gibi bir deyimimiz yok tabii, her neyse yine ne alaka buralara geldim ben yahu.


Bu arada telefonum hala çalmadı, izninizle gidip arkadaş katili olacağım.
Katil olasım tutsa ben onu da burada anlatırım he, laf ebesi olmak zor iş.

Eee, bugünün konusu neydi?
Sevgilinizle şakalaşmayın?
Kaynın şakası olmaz?


Bugünün konusu yarın iki sınavım olması tamam mı,
Hadi öpüldünüz,
En çok beni öpün ama, en çok beni.

İyi geceler..
ÇS*12


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder