Bir milyon kilometre ayrı da yaşasanız.
Hiç tanışmamış da olsanız,
Aynı duyguyu yaşayabiliyorsunuz ya o yabancıyla, işte ben hayatın en çok bu cilvesine hayranım..
Ki bunu defalarca söylüyorum.
Ki sanırım bunu her aklıma gelişinde söylüyorum.
En çok da şarkılar ele veriyor bu hissel eşliği ya, tam şuanda kulaklarımdan geçen bir kaç satır size bunları yazmamı sağladı..
"When will I see you again?
You left with no goodbye
Not a single word was said
No final kiss to seal any sins
I had no idea in the state we were in.."
Demiş Adele yengemiz mesela, her duyuşumda beni başka bir zamana götürüyor.
Geride kaldığını umuyorum ya artık o zamanların, yine de içiniz çekiliyor bir şekilde..
Yalnız olmama duygusu,
Ya da yalnız hissetmenin imkansız olması,
Lafı her nasılsa tam da buraya getireceğim.
İnsan neden yalnız kalır?
Ya da insanlar neden yalnızdır?
Ya da her insan yalnız mıdır?
Ya da yalnızlık var mıdır?
Yalnızlık biz kendimizi yalnız hissettikçe vardır.
Yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan gibi bir giriş oldu ama,
Satırların sonunda aynı dile geleceğiz merak etmeyin..
Yalnızlık,
Hayatta algılayamadığım, algılasam da kabul edemediğim, kabul etsem tahammül edemediğim, tuhaf, kimsenin tatmamasını dilediğim, sınayan bir duygu..
Hani bir de yalnızlığından hoşlanan insanlar vardır ya ısrarla,
Kendi istekleriyle yalnız kalmaya çalışanlar,
Bence dünyadaki sevgi herkese eşit bölüşülebilseydi, bu zavallı insanlar da olmadıkları gibi davranmak zorunda kalmazlardı.
Onlara da bir şekilde üzülüyorum ben, bence herkes kalabalık olmalı,
İçi dışı eşli ve kalabalık, çünkü insan dünyada böyle çoğalır..
Ruhen.
Sınayan bir duygu dedim,
Yalnızlık, ciddi bir sınavdır.
Öncelikle söyleyeyim, hiçbir zaman gerçekten yalnız olmadım, çok şükür ki,
Ve kocaman şanslı bir çoğunluğun da aynı şekilde hiç yalnız kalmadığını,
Yalnızca öyle hissettikleri için yalnız olduklarını biliyorum..
Yalnız olduğumu sandığım zamanlar çok oldu ama,
Bu bir tür bencillik bence,
Bizi seven diğer her bir insana karşı yaptığımız kocaman bir bencillik.
Fakat yaptım,
Yalnızlık, yalnız hissetmek, Dünya'yla birebir kavgaya girişmek gibi,
Tekil de var olabiliyorum, kaygısı.
Mutsuz olmak, dünyaya mutsuz olduğunu belli etmek,
Yalnızlık değildir mesela.
Yalnızlık, kalbinizde sizi aydınlatabilecek hiçbir ışığın kalmamasıdır.
Ki bu imkansızdır.
Yalnızlık, sevilmemektir.
Ki bu da imkansızdır.
Bu dünyada henüz öyle bir insanla tanışmadım ki, bir tek kişi bile onu sevmesin..
Eğer öyle bir insan varsa, sanırım gerçek yalnız insan odur.
Biz, yalnız olmak için yaratılmamışız ki,
Düşünün,
Neden bir çift olarak düşmüşüz dünyaya?
Yani, yalnızlığa hasret olmak, en başından insanın doğasına karşı değil midir?
Yalnızlık bu yüzden bizi mutsuz eder ya..
Sanırım mutsuzlukla yalnızlık bu yüzden birbirlerini çağrıştırıyorlar.
Temel olarak yalnız olmanız imkansız,
Dünya üzerinde sizin,
İddia ediyorum,
Yalnızca sizin bile, birebir aynınız olan en az bin tane insan daha var..
Bunu duyuyorsunuz,
Bunu dinliyorsunuz,
Bunu görüyorsunuz,
Yaşıyorsunuz,
Dünya üzerinde kendinizi bölünmüş hissediyorsunuz,
Ya da size ait sandığınız anılar, dünya üzerine bölüştürülmüş gibi,
Bu kadar büyük bir bütünün, küçük, küçücük bir parçasıyken, nasıl gerçekten yalnız olabilirsiniz ki?
Yani yalnızlık,
Hem işin özünde,
Sizin tatlı küçük çekirdek evreninizde,
Hem de ait olduğunuz bu büyük, gerçek ve sınırsız evrende imkansız.
Siz doğduğunuz andan itibaren,
Hücrelerinizin çoğalma hızıyla eş zamanlı bir şekilde ruhunuzu da çoğaltarak dünyaya paylaştırırsınız, ya da ruhunuz sizin için çoktan o dünyaya dağıtılmıştır,
Siz bu parçaların her birini bulup tek tek elinizle kavrayıp yok etmedikçe yalnız kalamazsınız ki..
Yani dünyadaki bir milyon insandan birinin sizi sevmemesi demek,
Yalnız olduğunuz anlamına gelmez.
Sevgili benciller..
Ah şımarık insan oğlu.
En sevdiğin şey değil mi, kendi canını sıkmak.
Sıkmayın,
Aklınızda tutmanız gereken tek şey,
Bu dünyanın yalnız kalınamayacak kadar kalabalık olmasıdır.
İyi geceler tatlılar,
Öpüldünüz..
ÇS*12
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder