21 Eylül 2012 Cuma

Bu Eylül Akşamı Dışında..

Ve birden aklıma geldi!
Benim bir blogum vardı ya.


Vallahi dövün beni,
Ne bileyim atın yerde yuvarlanayım yani,

Baktım en son ayın 19unda yazmışım, çok da olmamış gerçi ama bir milyon yıldır sizinle tek laf etmemiş gibi hissediyorum.

[Düzeltme no:1, birinci dakika, sevgili YÖ'ye en son 13ünde yazdığımı belirttiği için teşekkürü bir borç bilirim. Ama 19'unda özlemişsiniz beni bir akın etmişsiniz bloga, ondan oldu böyle, yanılttınız beni. Bir de az eşşek değilim 8 gündür yazmıyormuşum, neyse hadi devam.]
Hadi yine iyisiniz, baya bir yer edindiniz bünyemde..

Eylül'ün başıydı hatırlıyorum,
Parmağımı hayalimde bir yerlere sallayarak,

"Bu ay her gün yazacağım!" demiştim,
Demiş miydim ya, dedim dedim.

E ne oldu?
Eylül hangi ara geçti, vallahi takip edemedim o kısmı, biri bana özet geçsin istiyorum..


Tatlı bir ay oldu ama laf aramızda,
Sanırım ondan nasıl geçtiğini fark edemedim bile.

Şimdi o zaman biraz geri sarayım da, şu Eylül ayının bir hesabını keselim..
Malum 2 gün sonra okul açılıyor, tatlı 4. sınıf öğrenciniz her gün, çok istese ilham deli gibi gelse de - nitekim eşşek ne zaman doluysam tam o zaman geliyor - yazma fırsatı bulamayabilir.

Ha buladabilir,
Sonra Çiçek'in vizeleri neden kötü geçti, sonra final haftasında neden bu kadar gerginsin?

Ben bu filmi daha önce izledim ya.


Mesela,
Hep bahsettiğim meşhur romanım Güneş ve Kumsal'ı ele alalım,
Bu yaz, itiraf ediyorum, bir kelime çiziktirmedim,
Bir kelime yahu,
Yok,
Ama bir final haftası gelsin, bakın nasıl geliyor hikayeler, hikayeler..


Eylül diyordum,
Geri sarıma bugünden başlayalım,
Bugün adaya gidemedik, ama bu seneye kesin gideceğiz anlamına geliyor.

Bugün okumadığım birçok kitabın adını ya da yazarını bildiğimi öğrendim.
Yani buradan yapacağım çıkarım,
Çok iyiyim.

Değil tabii, sanırım daha çok kitap okumalıyım.
Belki o zaman bildiğim şeylerin aklıma gelmesi kırk saat sürmez.

B vitamini de iyi bir çözüm olabilir ama..


Sonra dejavu meselesi var,
Bugün dejavunun kralını yaşadığım bir an oldu,
Hatta bu dejavu değildi, gördüğüm rüyanın gerçekleşmesiydi,
Bildiğin o anı daha önce gördüm ve bunu yaşarsam unutmamalıyım dedim, hatırlıyorum.

Resmen rüyamda bile kendime sıkıntı yaratıyorum yahu,

"Bunu unutmamalıyım." nedir?

Buradan yapacağım çıkarım,
Y.Ö.'nün önerdiği gibi kahinim.
Değil tabii, dejavu tamamen rüyalarda sebebini kestiremediğim bir şekilde gelecekten küçük ve önemsiz kesitler görmemizden oluşuyor diye bir sonuca vardım.


Bir de rüya göremeyen insanlar var mesela,
O kötü bir şey ya, her neyse.


Bugünden bir başka çıkarım,
Bu biraz özlü söz gibi olacak,

Başkasının ceketiyle yağmura çıkılmaz.

Vallahi havalı oldu, bunu Türk Dil Kurumuna armağan ediyorum.
Anlamı; içine düştüğünüz sıkıntılı durumlardan kurtulmak için başkalarına güvenmeyin tedbirli olun.
Sonuçta o özlü sözler, deyimler, atasözleri de yaşanılarak çıkmamış mı, bu da benden tarihe hediye olsun, hadi bakalım..
Böyle söyleyince direk aklıma "Kaş yaparken göz çıkarmak." deyimi geldi,
Mesela bu da gerçek anlamda biliyor muydunuz?

Bak yine dağıldı konu,
Eylül ayı diyordum,
Siz ne yaptınız bilmiyorum ama, ben bu 22 güne,
Bir tatil,
8 arkadaş, ki hala görmek için çırpındığım tatlılarım var,
3 şehir,
10u İstanbul'da olmak üzere, toplam 12 ilçe,
Ve bir sürü güzel anı sığdırdım.


Düşününce yapmışım bunu gerçekten, yine de şıp diye geçti.

Bence artık okula gideyim ya, hak etmişim bunu.


24'ünde okullar açılıyor,

Ve itiraf etmeliyim ki yorganımı özledim.

Ha bir de, ertesi gün sınav olan akşamlarda, yorganın içine girmenin albenisini özledim.

Hani o rahatsız sandalyenizde dikilmektesinizdir, yatağınız haddinden fazla oynak bir sevgili gibi size göz kırpar, arada yorganınızın açıp kapandığına yemin bile edebilirsiniz ya, işte o albeniyi özledim.

Kalorifer yansın istiyorum.
Bende nedense yüzemiyorsak kış gelsin kafası hakim,
Aşamadım bunu, ya da mevsimleri özlüyorum sanırım.

Bir düşündüm de, 4 mevsim olmayan bir ülkede yaşayamam sanırım.


Şimdi bunu dedim ya,
Kesin hayatımın bir dönemini Antarktika'da falan geçirmem gerekecek, tüh.

En çok kırmızı paltomu özledim galiba.
Evet, kış ayı, kırmızı başlıklı kız geri dönüyor..


Sanırım önümüzdeki günlerde yaza elveda tadında bir yazı yazmalıyım..
Bu yaz çok mevzu döndü bak,
Keşke burada olsanız da, birebir anlatsam bağıra çağıra..

Yazılarım sessiz ama, heyecanlıyken yüksek sesle konuşurum ben..
Şimdilik kafanızdaki sesleriniz can veriyor kelimelerime,

Ve bunu dediğim andan itibaren kafamla başkalarının sesleriyle okumaya çalışıyorum kelimeleri,
Hayır bunu denemeyin.

Ya da yazıyı en baştan en son gördüğünüz kişinin sesiyle okumaya çalışsanıza içinizden, ne tatlı olur.
Bazen, sıkıntı yaratıyorum.

Sizi bu çıkmazda bırakarak aranızdan ayrılıyorum, bu gece de,
Sonra tekrar yazmak isterdim ama çok önemli bir işim var, o kadar önemli ki,

Sadece düşününce bile kalbim daha hızlı atmaya başlıyor,

İyi geceler, tatlılar,
Sizi kimse sevmezse, ben severim,
"İçimde şeker çuvalı gibiydi, sevgiler"

Öpüldünüz..
ÇS*12

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder