29 Temmuz 2012 Pazar
Mucize, Bir Mucize..
Sırf fantazi olsun diye size bunu tam denizin orta yerinden yazıyorum.
Tabii gönül isterdi ki bu deniz, ne bileyim bir Atlantik okyanusu, bir Büyük Okyanus, ya da en azından Akdeniz olsun ama, şimdilik Marmara'yla da idare edebilirsiniz bence.
O kadar atıp tuttum, gidiyorum bak dedim, telaş yarattım,
32 saat içinde tıpış tıpış döndüm, farkındayım.
Ne yapayım, kaos yaratmayı, beklenti yaratmayı seviyorum.
Ve her zamanki gibi siz aynı 32 saat içerisinde ne yaptınız çok merak ediyorum.
Keşke eş zamanlı bir kaç hayat yaşayabilsem..
Ha bir de içimdeki şu şapşal merakı bir ara biri alıp uzak diyarlara götürse,
Orada bıraksa,
Yolunu da kaybettirse, sevineceğim.
Bu kafaya da yazık yani,
Aynı anda 24bin farklı şeyi merak etmekten, iki rekat dinlenemiyor.
Şöyle ilginç bir beklentiye girdim,
Şuanki, dünya üzerinde konumum, öyle bir noktada ki,
Küçük bir dalgaya ihtiyacım var,
Tabii bunu denizin üzerindeyken söylemem de ayrı bir tatlı oldu.
Hişşt, gerçek anlamda söylemedim, sevgili Marmara, sen alınma yavrum.
Benim gerçek anlamda olmayan, daha derinden, daha mecazi bir dalgaya ihtiyacım var.
Ne bileyim, sıcak hava dalgası gibi.
Hayır tabii ki, sıcak hava dalgası da değil, nasıl anlatsam, bir şeyler var, hayat gidiyor, hafiften tekdüze, hafiften keyifli, biri işaret parmağını, başparmağıyla çekip tık diye vurdursun istiyorum, bir çeşit kapağa, ve her şey yerine otursun.
Çok şey mi istiyorum.
Yok ya, benim sadece tatile çıkmam lazım bence.
Haydi hepimiz kalkıp gidelim.
Önümde bir çift var,
Biraz daha sarılışırlarsa, ben de öyle bir sarılıştırıcam ki, ayrılamayacaklar daha da.
Biraz kıskançlık gibi durdu ama, görseniz, iticilikten ölecekler.
Bazı insanlar zaten itici oluyor, bunlar birer itici çift bulunca, iticilik katsayıları artıyor.
Yok, çocuk yakışıklı değil.
Hiç benim tarafımı tutmayın zaten.
O değil de,
Geliş yolunda deniz otobüsünde bunun 4te biri kadar insan vardı.
Şuncacık İstanbul'da kaç kişi yaşıyoruz anlamıyorum ki.
Tamam şuan karar verdim,
Hepimizin ihtiyacı olan şey,
Hayatlarımızın yola girmesi, sevgiyi bulmamız,
Ya da başarıyı, her ne istiyorsanız,
Tatile çıkmanız için,
Hiç beklemediğiniz tatlı şeylerin olması için,
Tam şuan,
Venüs, Merkür ve Saturn, aynı hizaya gelsinler.
Ne oldu beklediğiniz gibi bir şey çıkmadı.
Ama evet konumuz mucizeler..
Şimdi diyeceksiniz ki, kırk saat konuştun konuya yeni mi giriyorsun,
Aslında deminden beri kıtır atıyorum da siz yakalayamamışsınız.
O kadar tasvir ettim yani,
Yok işaret parmağını başparmağınla çektir falan,
Ne o, bir mucize işte.
Her zaman için mucizelere inanan biri oldum,
Her zaman da mucizeler hep en inanmadığım anlarda geldi.
Yani mucizenin gelmesini beklemeyin, beklemeyince geliyor kerata.
Bak bazı rastlantılar var mesela,
İnsanın ödünü koparanlar da oluyor, bilmem size yakın zamanda denk geldi mi,
Benim geçen akşam çok bereketliydi mesela, ayrıntıya girmiyorum ama,
Siz mucizelere olan inancınızı kaybetmeyin.
Onu derim ben..
Tabii mucize oturup beklemek değildir,
Mucize dediğin, sıkıcı hayatına düşen simdir.
Hatta bence mucizeler bizden çok Tanrı'yı eğlendiriyor.
Oyuncağınızın yaptığınız oyundan hoşlandığını düşünün.
Bir tane şiirim vardı,
Tanrıyı balkondan aşağı oyuncaklarını atan bir çocuk olarak betimliyordum,
Tatlı bir şeydi, bir ara size okumalıyım.
Okumak mı?
Bu dünyada yapacağım son şey, okutmak desem daha doğru olur.
Mesela,
Bu akşam hiç beklemediğimiz bir şey olsun.
Ayın voltran köşesinde Ayşegül'ü sevdiğime kavuşturuyoruz,
Tadında bir şeyler yazmak için nasıl çırpınıyorum bilemezsiniz ama,
Ben bilmesem de, hiç söylemeseniz de, hayatınızda güzel şeyler olsun istiyorum.
Ne bileyim, mutluluk dediğin
Bir dalgadır,
Yine geldik dalgalara,
Yayılır ve elbet sizi de bulur, odağında her kim olursa olsun,
Çevresindeki herkesi kendi gibi mutlu eder, hatta büyüyerek gider.
O yüzden, şimdi 3 saniyeliğine gözünüzü yumun,
Bir dilek dileyin,
Gerçekleşmesi önemli değil, ama okuyan 15 kişiden birininkinin gerçekleşmesi olasılığını düşünmek sizi mutlu etsin.
Sanırım o 15 kişiden biri ben oldum bu akşam.
Beklemedim diye geldi, sizi de, sizle yalnızca düşüncesel olarak, telepatik olarak voltran kurmayı da seviyorum.
İyi geceler,
Hepinizi öptüm bu gece,
Hem de Allah ne verdiyse.
Mucizelere inanmamak mümkün mü?
ÇS*12
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder