5 Aralık 2012 Çarşamba

Excel'le Ateşli Geceler / 21 Aralık'a Tırıs Tırıs

Excel'le geçirdiğim uzun ateşli geceler sonrası, bloga yazı yazma sayımın aylık olarak düşüşünü inceleyen bir grafik oluşturup bunu sizinle paylaşıp, excelle içli dışlı olma meselesinin çirkinliğini son sınıra getirme kararı aldım.

Burada maksat meseleye mühendisi açıdan yaklaşmak
değil,
İçerisinde bulunduğum ruh halinin vehametini sizcağızlarımla paylaşmaca niyetidir.


Sizcağız diye kelime mi olur ya, sözde tatlı olacaktı o bir de.


Grafiğin adını da düşüşüm koydum ki trajediyi damarlarınızda hissedin.
Bu arada x ekseni ayları temsil ediyo, şimdi oturup sayı yerine isim nasıl koyuyorduk diye aranamadım gece gece orasını da kendiniz belleyin..


Şimdi bu yazıyı paso exceli överek de devam edebilirdim, bu da belki excel üzerine yazılmış ilk serbest türde düz yazı olurdu ama, size akşamın bu dar vaktinde bu acıyı çektirmeyeceğim,
Nitekim Excel mağduru Uzaylı kardeşilerimdenseniz, zaten bu hafta yeterince excel kusmuşsunuzdur bir de ben dillendirmeyeyim değil mi?


Allah'ım bazen ne kadar da çok konuşuyorum.

Düşünüyorum, hani bazen açıklamalarımdan kendim bile yoruluyorum,
Arkadaş her lafa bir lafın olmasın ya, o güzelim çenene yazık, değil mi?

Bu arada yarım saatle geçse de 5 Aralık ablamın doğum günüydü, kendisini öpmeden geçemeyeceğim, siz de öpün.

Evet, Aralık meselesi geldi çattı,
Yusuf yusuf yusuf yusuf yaklaşıyoruz 21 Aralık'a,
Ancak sevgili arkadaşım İGD'nin de dediği gibi
"Vallahi benim o güne proje teslimim var, beni bağlamaz!"

Arkadaş, öleceksin diyoruz la, gök yarılacak taş yağacak diyoruz,
"Ben o kadar uğraşacağım, rapor yazacağım, dünyanın sonu gelecek, OLLLLLLDU!"
Diyor mühendis.


Şaka tabi, inandığımız yok ancak,
Bir düşündüm de, 
Ki aslında ben bunu çoğu zaman düşünürüm,
Yaşamınızın bitmesine belirli bir süre kaldığını bilseniz ne yapardınız?


Velev ki, 
21 Aralık'ta gerçekten öleceksiniz, ama meteor ama başka bir şey, (ALLAH KORUSUN'u parantez içine ne olur ne olmaz diye yazmazsam sanki ruhsal alemde beni rahat bırakmazsınız gibime geliyor) 
Bu son 15 gününüzde ne yapardınız?


Bence öncelikle insana tuhaf bir şekilde bir rahatlama gelir,
En azından benim açımdan öyle yani.

Sonuç olarak hepimiz bugünü yarın endişesiyle yaşamıyor muyuz?
Yarın diye bir endişeniz olmasa, 

Bugün, tam şu saatte uğraştığınız şeyler çok farklı olmaz mıydı?

Mesela ben bu yazıyı size yazmaktansa İtalya'ya giden bir uçakta olabilirdim.

15 günüm kalsa ne yapardım'dan bahsedeyim size bu gece, o halde,
Siz de bir düşünün bakalım, siz olsanız ne yapardınız..


Öncelikle ben şapşalı, bu süreyi güzelce bölüştürmeye çalışırdım aklımda,
Kalmış 15 günün, hala ne hesabı ne kitabı, 
 O yüzden şuan karar değiştiriyorum ve olası bir durumda vaktimi planlamamaya karar veriyorum..

Bunu bana hatırlatın.

Öncelikle çok saçma ve bu içimde kalmışlık nereden geliyor bilmiyorum ama,
Kendime atlanası bir yamaç bulur oradan şap diye suya atlardım,
Tabi bunu son bir iki güne saklamalı, kafamı taşa da çarpabilirim değil mi,
Bak yine hesaplar hesaplar..

Yapamadığım ve bir gün yapamazsam çok çılgınca içimde kalacak mevzu olan, arabayı çekip sahil koy orman bayır gezerdim bir kaç gün.

He bir de yapacağım hangi aktivite olursa olsun, bavul toplamam arkadaş,
Hayatımın en değerli dakikaları bavul toplayıp boşaltmakla geçiyor, bkz. bu yaz.

Kavga çıkarırım,
Birine kafa atmadan ölürsem gözüm arkada kalabilir nitekim,
Bu kişi özel olarak örümcek görüşlü nesilden olursa değmeyin keyfime.

Tehlikeli bir kaç mevzuya daha karışırım açıkçası, şimdi burada ayrıntı vermeyeyim,
Ateşe vermek kesmek biçmek geçen bilimum aktiviteler,
Sanırım düzgün yaşamanın alt içgüdülerinde çok acaip bir anarşi ruhu yatıyor.

Aşka ayıracağım çok uzun vakitler olur,
Aşk derken sadece sevgili düşünmeyin,
Size de gelir sarılırım uzun uzun, aileme, arkadaşlarıma,
Bu veda sarılması değil tabi,
Bir çeşit sevgi depolaması diyelim,
Onun dışınca kendimi bolca aşka veririm, o ayrı onu açmayayım bence bu saatte..

Sonuçta içerisinden çıkamadığım bir aşk ruh halim var, bu romantiğe de bu yakışır.

Sokakta fuzuli dans etmek,
Bak bu hep küçük içsel hayallerimin baş ögelerindendir,
Müzik dinlerken aklınızdan hiç random bir koreografiye giresiniz gelmiyor mu?

Gelmiyorsa ben deliyim demek.

Bir yerleri boyayabilirim mesela,
Sabah bir kalkmışsınız, asfaltınızın üzerinde insan figürleri,
Onları hep ben yaptım.

En önemli olanı da, telefonumdan kurtulurum,
Şu son 15 günümde nerede olduğumu bilmeyin,
Ben de kaybolmuş hissedeyim,
Ki en çok merak ettiğim duygu olsa gerek,
Bir yerlerde kaybolayım, mesela bir çukura düşşem de,
Ormanda ayı çıksa da,
Arabam kaza yapsa da,
Uçağım düşse de,
Çin'de yediğim pirinç,
İtalya'da atıştırdığım pizza
Fransa'daki havalı kafenin yemeği bozuk çıksa da,

Yüzerken boğulsam da, 
Kutuplarda donsam da,
Amazonlarda sinek ısırsa da,
Hindistan'ı hiç göremesem de,
Onu geç Batı Karadeniz'i aşamasam da,
Bilmeyin,

Bu gece nerede uyuduğumu bilmeyin,
Bilmeyin ki merak etmeyin,
Son 15 günümü de siz benim için endişeleneceksiniz diye düşünerek geçirmeyeyim..


Bu akşam sizle ilginç bir şey paylaştım aslında,
Yarın ölecek olsam aklıma gelen ilk şeyleri yazdım, belki daha yaşayamadığım ve zamanım kısalsa da aklıma gelmeyeceğinden yaşayamayacağım bin tane daha güzel duygu vardır, bunu bir düşünün,
Hatta voltran yapın, telepatik bir bağ kurun yollayın fikirlerinizi bir şekilde..


Haydi sizi kendi hayalgücünüzle başbaşa bırakıyorum,

İyi geceler tatlılar, hepinizi öptüm,

Ha bir de, özlemişim sizi bak.

ÇS*12




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder