9 Haziran 2012 Cumartesi
Sarı Olympos'tan Bildıriyor 1: Kamaramızdan..
Perdeyi açıp bakmadığımız sürece, evet bir gemi kamarasındayız.
Biraz lüks düşkünlüğüm var, inkar etmenin anlamı yok, ancak oda küçük dediklerinde gerçekten bu kadar küçük olduğunu hesaba katmamıştım.
Hayal gücüm geniş arkadaş, ben ne yapayım.
Olympos'ta tatlı tatilimizin bugün birinci günü, oh muradına erdin dediğinizi duydum, saklamayın. Çok uzun bir yolculuktu, Allah sizi inandırsın, bitmedi be arkadaş. Üstelik nasıl bir uyku kokusu otobüsü sardıysa ben bile sabahın ilk ışıklarını gördükten hemen sonra az da olsa uykuya yenik düştüm.. Antalya'da kahvaltımızı yaptık ağaç evlerimize geçmeden önce ki, o apayrı anlatılması gereken bir mesele.
Meğer üniversite gençliği ne açmış arkadaş. Şimdi geziye gelip de bunu okuyan biri rastgelirse diye endişe yapmıyorum, çünkü kimsenin bunu inkar edebileceğini sanmıyorum. 70 kiloluk tabaklar taşıyan 35 kiloluk kızlar gördüm arkadaş. O yemekleri nerelerine yediler bilemiyorum. Açık büfenin de bir sınırı var yani.. Her neyse..
Ağaçevlerimize vardık, anahtarımızı aldık, odamıza geldik ki, arkadaşım ve benim özel şanşımızdan ötürü olsa gerek, öncelikle bungalowumuz sağa 15 derece eğimli çıktı. Bu şöyle bir duruma sebep oluyor ki, kapılarımızı açarken yalnızca kolu indirmemiz yeterli, yollarını kendileri buluyorlar. Odada yalnızca iki yatak ve bir tuvalet var, ki yatakların samimiyeti de hesaba katılırsa, özellikle iki erkek tatile gelen arkadaşlarımızın ne tür bir "bromance" içinde olduklarını şiddetle merak ediyoruz. Tercih değiştireceklerini düşündüğümüz bir çift erkeğimiz hali hazırda var bile..
Şaka bir yana, gemi kamarasına benzeyen odamızdan gayet memnunum, küçük bir seviyede gerginlik verse ve dağ yamacında olsa da.. (Kafamıza bir kaya yuvarlanırsa Allah korusun, son yazımı okuyanlar olarak 3. sayfaya geçersiniz artık..) Benim pastoral tavrım, yersiz minimalliğim için ideal bir yer. Çiftimi alıp kimsenin haberi olmadan yuvarlanıp gidebilirim mesela, sonra gelsin şiirler.
Bu arada sırtım tek günde ıstakoz kıvamına geldi, gözünü sevdiğimin Akdeniz güneşi, yıllardır Ege güneşinde insanın 2 saatte pancar olabileceğini unutmuşum.
Bir de bugün aslında soğuk deniz sevdiğimi farkettim. Malum Enez'imizde denizimiz kapıyı -10 ile açıyor, birden Akdenizin 20 derecelik denizini yadırgadım tabii.. Denizin güzelliğinden bahsetmeme gerek yok..
Bugün cumartesi olduğu için hafiften bir apaçi trafiği de vardı amma yarından sonra ortamın daha güzelleşiceğine inanıyorum.
Bu arada son zamanların en tatlı ve en sosyal organizatörünü de her nerde yaşıyor ya da yaşatılıyorsa, bir şekilde bu yazıyı okuyorsa tebrik ediyorum. Bir tanesin, cansın, teksin. Hatta canımızın içisin, gözümüzün nurusun, neden seni iki günde bu kadar çok sevdik açıklayamıyorum bile. Ayrıca çiftin de dümdüz söyleyişle 10 numara bir hatun ne diyeyim. Tatlısınız arkadaş.
Bu arada kavuniçine konulan dondurmayla resmen evlenmek istiyorum.
Kimsenin mani olacağını sanmam, yapılışını 5 yıl önce gördüğüm şapşal şeyi, her yaz unuttuğum için ilk kez denememin kısmeti bu güneymiş.. Arada bir kokulara aşık olurum ben, arada bir renklere, bu kez kavuniçinde dondurmaya aşık oldum, ne yapayım, gönül bu.. Siz de tanısanız çok severdiniz bak.
Ha bir de teknolojik çocuk var, canımın içi, şuan ki wirelessımın sebebi, kendisine atılgan tavrı ve internet şifresi için teşekkürü bir borç biliyorum. Teknolojik bir sorun olursa, "bilgisayarı açamazsak" yardım edermiş, canım ya, mühendisiz biz bak.. Olsun, teklifine sağlık..
Bu arada sanarsın okul gezisi değil, random tur. He bir de kaynakçılar var o konuya girmeyeceğim bile.
Bu akşam dans zımbırtısı vardı, biz odamızda meyveli şarabımızı yudumlayıp gülmeyi tercih ettik.. Şuan hatta size kadehimi kaldırıyorum, hatta gerçekten kaldırdım, şerefinize..
Yarın tekne gezimiz var, ama nedense caymanın eşiğindeyiz, bence sabah tatlı organizatörümüz bizi ikna eder.
Canım kavuna dondurma koyma fikrini kendi fikri sandı bugün, o da insan.
Akşam ne olursa olsun, Olympos'un tepesine çıkıp sönmeyen ateşi göreceğiz, sonra mitoloji kokan bir methiye dizerim bence, malum aşka geliyorum böyle yersiz zamanlarda..
Bir de sucuk şarap partisi varmış, daha ne isterim ki..
Kadehimi tekrar kaldırıyorum bu programa..
Kamaramızda klima var. Daha mutlu olamazdık..
Sizi öpüyorum, habitatta elenmezsem ya da yabani bir örümceğin ısırışıyla örümcek kadına dönüşmezsem, yarın yine görüşürüz, sevgiyle kalın.
Akdeniz akşamları bir başka oluyor.
Şarabım da karadutlu.
ÇS*12
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder