25 Temmuz 2012 Çarşamba

Bana Evrenin Bir Oyunu Bu..

Bu facebook samimiyeti ilerletti, benimle senli benli konuşmaya başladı.
"İstediğin sayfayı şuanda açamıyorum yavrum, bir dolaş gel."
Baya bu tatta.. Her neyse..




Bak ben normalde tarihleri unutmam,
Hele önemli günleri hiç..


Ama bu sefer aklıma takıldı,
Ya 24üydü, ya 26sı ya 27si..
Neden hatırlamıyorum acaba, hem de çok önemli bir günü..
Üzülmeyeyim diye aklım format mı attı anıların bu kısmına?


Öyle yaptıysa alnından öperim bak.


Açıp takvime baksam hatırlarım.. Ama istemiyorum..
Bir de bambaşka bir takvim vardı, çok emek vermiştim.. Kimbilir nerededir şimdi..




Üstü kapalı konuşmalar yeter bu kadar,
Ama sizin de bir kafanızı karıştırdım bence gece gece, iyi oldu.


Bu arada gün 26'ymış.
Bir hafta hatırlama hatırlama, tam gününde hatırla, oldu mu şimdi küçük kafacığım.
Ne kadar gıcıksın.




Diyorum ben, hep kendi kendimi baltalıyorum diye.
Bir de insanlara hiç es vermiyorum ki, onlar da kendi istekleriyle bir şeyler hatırlasınlar.


Şimdi buraya kadarki kısımdan ne çıkardınız?
Sevgili anlatıcınızın bu akşam dinlenilmeye, dertleşmeye ihtiyacı var..




Fakat hayat da bana bir es vermiyor ki,
Sınavdan başımı kaldırıp, size sayfalar dolusu bir iç dökeyim, rahatlayayım..


Gerçi sayfalar dolusu bir şey yazsam buraya koymam, hem size yazık, hem cevap gelmeyince sinirlenirim ben yahu.


O zaman, hayal kırıklıklarından bahsedeyim bu akşam.
Ya da hayal kuranlara öneriler, mesela..


1) Hayal kurmayın.


Evet, konumuz bitti.




Aynı konuşmayı bir kere daha mı yazmıştım, yoksa kafamda mı kurdum onu?


Şakası bir yana, hayal kurun tabii de, hayal kırıklığı kısmı işin, acı verici, zor..


Bir de bir kaç gündür,
"Ölüm Allah'ın emri, ayrılık olmasa"ya taktım,
Bununla ilgili, hatta bunu direk başlık yaparak bir yazı koyacağım, büyük ihtimalle cumartesi akşamı..
Şu sınavlar bir bitsin de, aklımı toplayayım yeniden.


Ee, bana voltran yapıyor musunuz bakayım?
O derslerden birinden kalırsam tek tek kapınıza dayanır ramazan davulcusu gibi para toplarım.
O parayla da tatile çıkarım.
Ona göre.


Aslında fena fikir değilmiş.


Hatta, aslında ramazan davulcusu mu olsam?
Adam bugün akşam 7de para topluyordu.
Ne malum gece üçte çalanın o olduğu?
Açıp pencereden mi baktık tipine?


Bak bir kalktığımda camı açıp bakacağım, çünkü akşam 7de gelen adamın suratını iyice belledim, öldürücü bakışlarımı atarken.. Tanırım, acımam.
Adam gece iki tur geçiyor yahu, hani, kalkmayacak olan biri varsa da uyansın, gece üçte uyunur mu yahu?
Gibisinden..




Hayal kurmaya dönelim..
Bir hayalim var,
Hayatta söylemem buradan, yarın büyük ihtimal kesinleşecek, belki o zaman söylerim.
Söylemeyeceksem neden bu konuyu açtım, merak edin azıcık diye.
Bir de sıcak havalar psikolojimi çok fena bozdu.




Evet, bence hayal kırıklıklarının bir numaralı tedavisi,
Sıcak havalar.
Bir çıkın oturun balkonda on dakika,
Saat tam 12de ama,
Bak hiç derdiniz sıkıntınız kalıyor mu,
Buharlaşmaktan başka..


Mesela benim şuan sırtımda tam kestiremediğim bir bölge,
Süblimleşti diye düşünüyorum.




Bazen hayat, sadece sizin kafanız dağılsın diye, çok tatlı dengeler kuruyor..
Bu hafta benim için tamamen evrenin bir dengesi, 
Elimden aldıklarını unutturmak için, bana başka oyuncaklar verdi bu hafta..
Ve başardı, hayatımın en önemli günlerinden birini hatırlamak için, takvime bakmak zorunda bıraktı beni..


Ki kendim doğal yollardan hatırlasam, daha dertli olurdum bu gece,
Oysa şimdi anca sıcaktan yakınabiliyorum.


Çok derinlerde bir yerde,
Kanayan ufak bir yara var ama..
Hala..






Gönül ister ki, şimdi de siz anlatın biraz, ne hayalkırıklıklarınız oldu,
Neler yaşadınız bu hafta,
Ama olmuyor be gülüm,
Gülüm kelimesini de hiç kullanmam ama, be yazınca ardından yazmazsan dayak atıyorlarmış diye duydum.


Bir de her girdiğim bütünleme için 5 lira alsam, zengin olurdum.


Haydi size iyi geceler tatlılar,
Bu gece rüyanızda, en güzel hayalinizi görün..
Sabah yine kollarınız boş uyanınca üzülmeyin ama, 
Bir ara gelin sarılışırız..


Öptüm
ÇS*12

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder