30 Temmuz 2012 Pazartesi

Saygı Meselesi, 1 ve son..

Bu akşam size o kadar çok şey yazacağım ki, 
Laflarım size olmasa bile zaman zaman kalbiniz kırılacak, zaman zaman kırgınlıklarınızı hatırlayıp üzüleceksiniz, ya da pişman olacaksınız belki, aynısını siz de başkalarına yaptığınız için.


Ya da, hiçbir şey yazmayacağım, 
Bomboş bir sayfa bırakacağım ki size,
Siz kendi kızgınlıklarınızı, kırgınlıklarınızı,
Ya da kırdıklarınızı, darmadağın ettiklerinizi gözünüzün önünden sessizce geçirin diye.






Dünyada bir çok şeyi anlamıyorum, anlayamıyoruz.
Bu çok normal, her şeyi anlayabilseydik zaten bu dünyaya ait olmazdık.


İnsan ilişkileri de buna dahil.


Konumu kızıştırmadan kısa bir dipnot düşmek istiyorum,
Şu ilhama var ya gıcık oluyorum, ya  kızgınken dili açılıyor, ya aşıkken.
Şuan hangisi dilini açtı tam kestiremiyorum ama.




İnsan ilişkileri,
Tüm insan ilişkilerinin temelinde saygı yatar.
Yatmak zorundadır, yatmıyorsa da bir şekilde tutup kolundan yatırmanız gerekir.


Neden?
Çünkü bizi diğer bütün hayvanat ve canlılardan ayıran özelliğimiz olan "düşünmek" bizi saygıya değer bir canlı kılar.


En nihayetinde, biz ruhu olan canlılarız,
Bizim canımız acır,
Bir üzülürüz, 
Bizim duygularımız var,
Ama diğer canlıların aksine, bizim bu duyguları algılayabilme ve yorumlayabilme yeteneğimiz de var.
Bu da bize,  diğer tüm canlılara karşı sorumlu olma zorunluluğu katıyor.


Çünkü hareketlerimizi bilinçli olarak yapıyoruz.


Bu saygı duyulacak bir durum, tabii saygı gösterilecek davranışlar gösterdiğinizde.


Saygıyı bir başka oluşturan kavram da sevgidir,
Sevginin olduğu yerde saygı olmak zorundadır,
Ki sevmediğiniz insana da saygı duymalısınız ama işin içine sevgi girdi mi, yapacağınız her türlü saygısızlık bir değil bin acıtır. 


İnsanların, birbirlerinde belirli bir hoşgörü kotaları vardır.
Bu kota, kişiye olan sevginiz doğrultusunda büyür. 
Bir çeşit imtiyaz diyelim,
Onun hareketlerine, sizi kırıcı da olsa, size saygısızlık da olsa belirli ölçülerde izin verirsiniz.
Bu ne kadar doğrudur, tabii ki birbirini "kullanmak" boyutuna geçmediği sürece..


Siz bu kotayı sınırlarına kadar zorlarsınız,
Hatta belki kanatırsınız,
Hiçbir çıkarınız hiçbir beklentiniz olmadığı halde kotanızın dolup taşmasını sakinlikle seyredersiniz,
Hele benim gibi, ne yazık ki, doğuştan sabırlı bir insansanız bu süreç, bilinçaltınızın kabullenemeyeceği boyutlarda uzar, gider.


Fakat bir yerden sonra bir kabullenmişlik geliyor,
Bir şekilde aklınızın arkasında kuytu bir köşeye atıyorsunuz duygularınızı, hani benden uzak Allah'a yakın dercesine, bunu kendinize yaptığınız bir iyilik sansanız da, aslında bundan daha büyük bir kötülük yoktur, kişinin kendine yapabileceği.


Kanayan kolu kesip atmayı bilmeli.




Çünkü siz ne kadar o iyileşti artık hayatınızı etkilemiyor, zorlamıyor sansanız da, o illa gider bir yerden bir mikrop kapar. 
Çünkü zaten baştan adam akıllı bir kol olsaydı, kendini kanatmaz yaralamaz, uslu uslu sol yanınızda sizinle dolaşırdı, ama o hoşgörü, o saygı, o sevgi kotanız, sizi ondan ümidi kesmeyip, kullanmasam da bir şekilde yanımda dolaşsın dedirtir.


Ne yazık ki.




Fakat sonra bir bakmışsınız,
Sizin verdiğiniz emeklerin, ona saygı duymanızın, hiçbir çıkarınız olmadan gösterdiğiniz iyi niyetin,
Hiçbir önemi yokmuş.


Zaman kaybı.

Üstelik, size bunun zaman kaybı olduğunu belirten bir milyon adama da kulak astığınız için,

Şimdi her biri size tek tek, ben demiştim dese, ağzınızı açıp söyleyebileceğiniz tek bir laf yok.


Ve daha kötüsü, kendi içinizde bir yer de bir başka yerinize "Ben demiştim." lafını çoktan yapıştırdı bile.




Kimseyi önemsemeyin demiyorum,
Biri size saygı göstermiyor diye siz de ona bilinçli olarak saygısızlık edin demiyorum.
İnsanları sevmeyin değer vermeyin gibi şeyleri söyleyebilecek son insanım zaten ama,


Şu hoşgörü kotanız var ya,
Rica ediyorum, onu aptallık kotanızla karıştırmayın, birbirine dahil etmeyin.


Çünkü bu durum size ya da herhangi birine çıkar sağlamak bir yana dursun,
Hiç incinmemişsiniz gibi sizi ekstradan incitmekten başka hiçbir işe yaramıyor.




Buradan sonra bir kaç satır boş bırakacağım, çünkü buraya kadarki kısmı yaklaşık 5 dakikada aralıksız yazdım, parmaklarım yoruldu.
Tabii bir de, bir es vereyim de üzerine düşünün biraz, şu sayfadan ayrılmadan en azından..


















Bu akşam biraz ortamı gerdim farkındayım, ama bende bir rahatlama oldu ki sormayın.
Yarın akşam daha neşeli şeylerden bahsederim, güldürürüm sizi, çünkü hayat güzel..
Bazen küçük sürprizler yapıyor, daha da güzelleşiyor hatta..




Şimdilik öpüldünüz..
Belki sonra tekrar uğrar birer öpücük daha kondururum yanaklarınıza..
ÇS*12

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder