6 Temmuz 2012 Cuma

Kaçamak

Bavul hazırlarken yazılan yazıya kaçamak yazı derim arkadaş!
Ha bir yazı'nın kaçamağı kalmıştı zaten, o da oldu bak.



Baştan söyleyeyim,
Yarın - yeter artık inşallah - Enez'e gidiyorum hafta sonu için, kızgın kumlardan,
- Hatta taşlardan diyeceğim, İstanbul'da hangi kumdan bahsediyoruz? -
Enez'in -10 derecelik "serin" sularına atlamak istiyorum,
Velev ki atlayamazsam, tüm haftasonumu kapı kapı evlerinizi dolaşıp, tek tek banyonuzda küvetinizde,

Jakuzinizde duşa kabininizde,
Birer kulaç sağa sola şıplayıp geçireceğim.
Ona göre artık namaza mı durursunuz ne yaparsınız, voltranı verin yazlığa gideyim yahu.




Küçük tatlı tehditimden sonra,
Naber?
Bak ben iki gündür çok gülüyorum, o yüzden bu akşamki tek amacım,
İçimdeki saçma ama keyifli pozitifliği hepinize bulaştırıp gecenizi renklendirmek.



Sevdiniz mi fikrimi?
E peki o nasıl olacak, sıcaktan içimiz çekildi, burnumuzu cama yapıştırdık, küçük kardeşim klimayı yedi, gibi negatifliklerinizi bir kenara atarak başlayabiliriz mesela..


Size bu akşam güneşin yakıcılığından değil,
Gününüzün sıkıcılığından değil,
Buzluğunuzdan kokteylinize düşerken buz parçacıklarının çıkardığı tatlı sesten,
Kavuniçi dondurmadan,
Gece denize girmekten bahsedeceğim..


Hissiyaten tabi, yine el ele denize koşma sahnesi gelmesin aklınıza, kendinize saklayın onları yahu.




Bazen çok can sıkıcı laflar edebiliyorum, sizi bu sıcak yaz gecelerinde hayatı sorgulamaya falan itebiliyorum, kötü bir insanım yer yer, biliyorum, ama iki gündür öyle yersiz bir neşem var ki, şuan dünyaya hayata verebileceğim
"AMAAAAN KOYVER" den başka hiçbir cevabım yok.


Yani bu akşam ne yapıyoruz?
Koyveriyoruz ya, hayat siz mutluyken güzel.

Zaman göreceli.. Zaman göreceli..
E hayat ne, bir zaman aralığı değil mi?
Demek ki hayatınız uzun mu kısa mı olacak bir şekilde o da sizin elinizde..
Tüme varım bak bu.


Ya bu sondan bir önceki cümlemi normalde olsa en az iki paragraf açardım ama,
Bu akşam Mezdeke dinleyin istiyorum.
Kalkın göbek atın istiyorum, üzülmeyin istiyorum.


Bak biz bu sabah kahvaltıda yaptık bunu,
Hiç fena olmadı ya, 10 yıllık arkadaşım, hiç karşılıklı bu kadar çirkinleşmemiştik.
Ama çok keyifliydi ya.


Bak bu da bu hafta sonu küvetlerinizde kulaç atmazsam, kulaç atmayı hedeflediğim yer, güzel değil mi?
Kaçalım artık.


Peki her şey nasıl bu hale geldi?
Tüm bu pozitif ruh halimin sorumlusu hiç tanımadığım sarı saçlı bir gencimiz.
Hayrola diyeceksiniz, hemen cilveli işveli düşünmeyin, es verin bana bir.
Her metroda gördüğüme yazıyor muyum ben, ne kötüsünüz, alakası yok.
Yalnızca arkadaş o kadar sarışındı ki, 
Baktım, bir daha baktım.
"Ya bir insan nasıl bu kadar sarışın olur. Çok saçma." diye bir sinirim bozuldu.
Dün 12den beri gülüyorum Allah sizi inandırsın.


Ya hiç beklediğiniz gibi bir şey çıkmadı değil mi?
Ama o sırada ne oldu, bana iyi saatte olsunlar mı geldi gitmiyor, bilemiyorum,
Bir pozitiflik çöktü üstüme, sormayın.


Ama bak pozitif oldum da ne oldu?
Sınavım iyi geçti.
Aklımdan ne geçiyorsa oldu. Gerçekten.
Sonra dünyanın en ümit vaat eden tatlı çiftini tanıdım.
Güldüm söyledim.


Siz de yapın arada bir,
Mesela bu akşam başlayın, ama önce sinirinizin bozulması gerekiyor, reçetede öyle yazıyor.
Gülmek dediğimde de tatlı tatlı sırıtmayacaksınız, baya kıkırdamalar duymak istiyorum ben.


Şu dünyada en sevdiğim şeylerden biri değil mi ya?
Kıkırdasanız da gülsek.




Vallahi bir şey içmedim ya,
Sizin iyiliğinizi düşünende kabahat.


Yok yok, ben her türlü iyiliğinizi düşünürüm, seviyorum ne yapayım.




Kavuniçi dondurmaya gelelim o zaman.
Allah aşkına,
Bu haftasonu kendinize bir iyilik yapın, çıkın küçük bir kavun alın.
Bir de böyle ikili üçlü dondurmalar oluyor ya, kutuda, heh işte onlardan alın, keyfe göre.
Hatta kavununuzu alın, gidin Mado'ya, 4 top dondurma istiyorum deyin, bu kavunun içine.
Bak tüm İstanbullulara bir iyiliğiniz dokunur,
Ya da hangi güzel ülkede yaşıyorsanız..


Yerken beni anın.
Hatta fotoğraf çekip bana atın.
Hayalinizden.
Ya da gerçekten atın onu ben bilemem tabi.


Ama kavununuz bitince bana aşık olmayın mazallah.




Sonra soğuk bir şeyler için yatmadan.
Mutlaka.
Sıcak sıcak diye söylen söylen nereye kadar?
Soğukta da söyleniyorsunuz siz, duydum ben.
Madem sıcak, kalk soğuk bir şeyler iç arkadaşım, kışın içemiyorsun boğazım şişer diye, fırsat bu fırsat.
Biraz olayın pozitif kısmına geçin.
Söz veriyorum her şey daha güzel olacak.


Pozitif düşünün pozitif olsun.
Laf değil bu, tecrübeyle sabit.
Bilimsel de, ama o kısmını anlattırmayın anlatması 6 saat sürer.


Diyeceğim o ki,
Ben yarın inşallah denize gireceğim diye,
"Hüsnü Allah kahretmesin, yanıyoruz burada bak elalem sahilde kumsalda." demeyin,
"Hüsnüüü, aşkım, yarın biz de bir kaçamak yapsak." deyin.


Yemin ediyorum,
Mutluyken daha güzelsiniz.




Yine de benim pozitifliğim bir şekilde Dünya'nın manyetik dengelerini değiştirecek kadar kuvvetliymiş gibi geldiğinden, bir kısmını dahi olsa üzerimden atmak, atarken de sizi neşelendirmek, size bulaştırmak istedim.


Kaçak enerji yolladım size bunu okurken yani.
Ne oldu öpüldünüz mü?
Öbür yanağınızı da uzatın o zaman, bak ben öyle yapıyorum hep.


Bu arada size laf yetiştireceğim diye 5. kez aynı şarkıyı dinliyorum, ve bir şekilde yine anlamsızca gülmeye başladım.
Bir de annemler dönmeden bavulumu hazırlayamazsam düşüncesi içimi ürpertiyor.
O yüzden sizi tüm bu tatlı ruh halimle baş başa bırakıyorum.


O kadar çok öptüm ki sizi bugün,

Kendime bile bir soğuma geldi.

Şaka.



Her türlü anlamsız sorunuz için..http://www.formspring.me/saricic

Öpüldünüz büyükçene.
İyi geceler, serin rüyalar..
ÇS*12


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder