20 Haziran 2012 Çarşamba

Aşk Meselesi, 1

Çoğunlukla,
dünyayı aşk yönetsin istiyorum.



Şimdi bu dediğime işin en cıvık en vıcık vıcık yanından bakmayın tabi.
Edward Bella gibi de bakmayın, o aşk mı ki?

Aşkla yapılıp da güzel olmayan ne var?

Olay sırf iki insan arasındaki duygusal durum değil yani, hayata duyulan aşk, genele yönelik aşk..
Genelden özele doğru giden aşk.


Çok zeki olanlarınız anladı.
Bu geceki konumuz aşk.

Fakat amacım Romeo ve Juliet tadında bir aşktan bahsetmek ya da "ben inanmıyorum zaaart" deyip okumayı bırakacağınız şeyler anlatmak değil.

Ha kapatanlar olduysa canları sağ olsun ya, adam fobik olmuş ben ne yapayım.

Aşk,
Herhalde dünya üzerinde ortak olarak en çok paylaşılan duygudur.



He çünkü herkes mutlu olmaz.
Tüm hayatını mutsuz geçiren hiçbir şeyden zevk almayan insanlar da biliyorum.
Üzülmek de aynı durumda,
bazı insanlar var, üzdüklerinde değil pişman olmak,
dönüp bir tekme daha atmak istiyorlar. 





Ama hepiniz en az bir kere aşık olmuşsunuzdur diye düşünüyorum.
Ya da olduğunuzu sanmışsınızdır.
Olmadıysanız da olacaksınızdır.



Karında kelebekler olayı.




Birincisi,
"Aşka inanmıyorum."
söylemi kesinlikle saçmalık.
Aşk, hayali bir varlık, görünmez bilinmez bir şey değil ki inanmayasın.
Sende yok diye, sen hariç dünyadaki zibilyon tane insanın yaşadığı bir şeye nasıl inanmıyorum dersin ki? 

Milyon tane şarkıyı şiiri kitabı yazdıran, besteyi yaptıran, bir dönem hastalık sebebi olarak bile gösterilen, bir kısım insanı delirten, bir kısım insanı öldüren, temel olarak çoğumuzun doğumuna sebebiyet veren vakaya inanmıyorum dedin de ne oldu?

"İnsansız uçakları kim uçuruyor ateistler bunu da açıklayın!" diyen "inançlı" kızımızdan ne farkın kaldı şimdi?





Aşkı aramıyorum diyebilirsin, daha mantıklı olur.
Ki temel olarak bunu belirtmek de saçma nitekim insan vücudu daha temelden aşkı aramaya programlı.

Nitekim sen daha aşık olduğunun farkında değilken, kimyasallar sağ olsun seni alttan alttan fişfikleyip sevdiceğine yaklaştırıyor.


Alttan alttan derken hemen yanlış anlamayın yahu. Lafın gelişi.


"Aşka harcayacak vaktim yok."
Mutlu olmak istemiyorum desen mesela, benim için aynı kapıya çıkar.

Şimdi itiraf edelim, kim sevilmek istemez ki.
Dünya üzerinde tadabileceğimiz daha güzel ve saf bir duygu olduğunu düşünmüyorum.



Bu arada çiftsiz olanlarınızın hepsi üzülsün içlensin falan diye anlatmıyorum bak, içlenmeyin yahu, bizbize konuşuyoruz şurada.
Hem ben bile daha içlenmediysem kimse içlenmemiştir. 



Bir dönem şiirlerimde "aşıksanız söyleyin" söylemleri veriyordum. İnşallah etkilediğim en az bir kişi olmuştur. O bile kar.


Tabi aşk güzel diye aklınızı aşkla bozun da demiyorum.
Ama, biraz gözünüz açılsın,

birazcık çaba gösterin yahu
bu durumu sadece bir kişi olarak düşünmeyim tekrar ediyorum,
herhangi bir şey olabilir, işiniz olabilir, eviniz olabilir, kitabınız kaleminiz bile olabilir.
Bir şeyleri sevmeyi ve severek yapmayı öğrenmeniz lazım, sonra insanları sevmeyi de öğrenmelisiniz.
En son olarak da sevginizi tek bir kişide yoğunlaştırmayı öğrenirsiniz.

O güzel bir duygudur, sonra çok üzse de, acısı bile güzeldir.




Bak başkaları ne demiş aşk üstüne..

Freud:
"Yaşam belirtisinin kökeni duygulanma; duygulanmanın da temeli aşktır" 

La Cordaire:
"Aşk her şeyin başlangıcı, ortası ve sonudur"

Newton:
"Aşk köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kuracaklarına duvar ördükleri için yanlız kalırlar."

Voltaire:
"Aşk bir tablodur, onu doğa çizmiş ve hayal süslemiştir."



Dante:
"Geniş varlık denizinin her yanında geniş bir aşk akışı vardır. Cehennem bile adalet kadar aşkın eseridir." 



Shakespeare:
"Aşk kusurlara kördür. Her zaman neşeye meyillidir. Kanunsuz, kanatlanmış ve sınır tanımazdır ve aklın bütün zincirlerini kırar."



Einstein'ınkini İngilizce koyacağım:
"Gravitation is not responsible for people falling in love." daha güzel bir söz yok ya.





ya  bak bu adamlar da düşünmüşler taşınmışlar kabul etmişler durumu.
Sen de kabul et, aşık olacağın bir şeyler bul, sonra aşık olacağın birisini de bulursun belki..
Belki o da sana aşık olur.
Belki sana zaten aşıktır.
Ne bileyim, mutlu olsanız sevinirdim.



Peki ben bu akşam nereden geldim aşka?
Ben çoğunlukla bir şekilde aşkın içerisinde oluyorum ama, bu akşam beni tetikleyen asıl şey, binbir zorlukla eve taşıdığım 70x100 cm tuvalime ne çizeceğime karar verdiğim an oldu.

Bu aralar latin danslarına bir aşkım arttı.
Ama içinde aşk olanlara, single olanlara değil.
Tabloya da bunu aktaracağım galiba,

belki bachata yapan bir çift ya da en az onun kadar samimi ve aşk dolu bir başka dans,
geçen gün kumsalda bachata yapan bir çiftin videosunu izledim, bence daha keyifli bir şey yoktu dünyada, onlar için, o an.
Bir sürü müzik indirdim, onları dinleyerek çizeceğim kesin,

ben de resime müziğe aşığım, diğer aşık olduğum bir çok şey yanında..

Öyle bir tablo yapayım istiyorum ki, öyle tutkulu olsun ki, bakmaya utanın.
Ya, öyle de iç gıcıklarım.

Hadi size bol aşklı geceler,

ayrıntı bilmeme gerek yok.

Sizi de seviyorum.
İyi geceler..
ÇS*12






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder