1 Haziran 2012 Cuma

Gecesi gündüzü bir olmayan yazı

"Oysa çocuk küçük şeylerle mutlu olmak istiyordu, daha büyük ve daha güzel şeylere neden zorladım ki onu?"




Haydi bakalım, gel de şimdi buna cevap ver.
Öncelikle geriye yaslanıp kabul edin,
Şu dünyadan, herkesin beklentisi farklı.
Aynı şeyi bekleyen iki kişi için bile toplamda iki beklenti ortaya çıkmış oluyor.
E bunu çarp dünyadaki insan sayısıyla, kimin tek bir beklentisi var ki, çarp ortalama 10 beklentiyle
Ohoooo..
Herkes dünyadan bir beklenti halinde, herkes beklentisi gerçekleşsin istiyor ve bekliyor.
Dünyanın hangi mükemmel dengesi hem tüm bu beklentilerin yerine gelmesini, hem de yerine gelirken yolunu karıştırmayıp ilgili kişilerine ulaşmasını sağlayabilir ki?
Yüzdeye vurmayı başarırsan, mucizenin olasılığını bulmuş oluyorsun.
Ama biz bekliyoruz.


Bazen hiçbir yere ait olmadığımı düşünüyorum. İçinde bulunduğum bu ana, bu odaya, bu hayata, bu düzene, bu akla.. Sanki dünyanın başka bir yerinde çok başka bir şey yapıyor olmalıymışım gibi, ya da bambaşka bir zamanda..

Bazen hayattan hiçbir beklentim olmadığını düşünüyorum.

Bazen her şeyin önüme dank diye düşmesini bekliyorum.

İkisi de imkansız.

Bir yazıya sabah başlayıp akşam bitirmek bile ne kadar çok şey değiştiriyor. 12 saatte ne olmuş olabilir ki? 12 saat önce beklentilerden bahsedecektim size, beklentilerin ne kadar imkansız olduğundan, beklemek yerine harekete geçmenin gerektiğinden ve beklentilerin farklılıklarından,

Şuandan, yani 14. satırdan itibaren size bahsedeceğim bütün beklentilerimi, heveslerimi kaybettim. Bir anda, eli şıklatmak kadar kısa bir süre de. Bu kadar değişken bir dünyadan ne bekleyebiliriz ki?

Bu kadar karamsarken nasıl neşeli şeylerden bahsedebilirim ki?
Hayal kurmak gibi, başkaları için hayal kurmak gibi, ya da başkalarını da hayallerinize dahil etmek gibi..
Tek söyleyebileceğim, kimseyi hayallerinize dahil etmeyin, kendinizi bile.
Nitekim 14. satırdan sonra çoğu hayalim beni içinden attı.

Bu kadar kötü ne olmuş olabilir ki diyeceksiniz..
Anlatsam belki güleceksiniz ama,
Hani her şey üst üste gelir, döner dolaşır en başta bulursunuz ya kendinizi,
Hani hiç enerjiniz de kalmamıştır üstelik, tekrar çabalayacak,
İşte tam oradayım diyelim..

Her nerede bu yazıyı okuyorsanız, benimle bu sıkıcı anı paylaştığınız için teşekkür ederim.
Keşke sanal elleriniz ekrandan çıkıp sırtımı sıvazlasa, her şey düzelecek dese, ben de ilk dokunuşta ağlayıp rahatlasam.

Bazen..
Her neyse..


biriniz arasanız keşke gecenin bu saatinde, içimi döksem.

ÇS*12

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder