12 Haziran 2012 Salı

Sarı Olympos'tan Bildiriyor 2: Özetler



Yine tuhaf bir saatte başladım yazmaya.
İki gündür ne çok lafım birikti söyleyecek, bilemezsiniz. Gerçi büyük ihtimalle çoğunu da anlatamayacağım ama olsun, bir yerden başlamak lazım.


Öncelikle Olympos gerçekten mükemmel bir yer.
Gezin görün, gezdirin gördürün..


10 numara 5 yıldız organizatörümüzün tatlı organizasyonlarına katılmayı nedense reddederek geçirdiğimiz iki günde Olympos'un çoğunu gezme şansı bulduk. Çoğunu diyorum ama aslında 2 yer kaldı yalnızca gitmediğimiz, neredeyse hepsini gezdik sayılır yani.


Ama tarzımız, safari, anlatılmaz yaşanır.
Sanarsın National Geographic'e çekim yapıyoruz.


Zibilyon tane fotoğraf çektim. Gönül isterdi ki hepsini göstereyim dize tek tek, ancak o zaman gitmiş kadar olursunuz zaten sürprizi kaçmasın, kendiniz gezin görün. Bir de en sevdiğim yanı, tatille gezi kavramlarını birleştiriyor olması, yani müze alanından geçerek denize gidiyorsunuz, daha güzeli var mı?


Önceki akşam Yanartaş'a çıktık.
Ancak mühendis olduğumuz kadar gerginiz de.
Yanartaş'ın temel olarak olayı şu, malum Olympos'ta Tanrılar yaşıyor. Bunlar kendi aralarında kapışırlarken ateş  püskürten bir mitolojik canlıyı öldürüyorlar burada ve inanışa göre bu sebepten burada sönmeyen bir ateş var. Aslen yeraltından çıkan bir gaz çıkış yerlerine ateş yaktığınız zaman alev alıyor olay bu. Bu arada Prometheus'tan hiç bahsetmeyen organizatörümüz Osman'ı kınıyoruz. Gerçi hikayenin bu kısmını da Vikipedia'dan okudu ama, olsun.


Tanrılardı mitolojik canlılardı, olay bilmem kaç bin yıllık peki Türk kafası ne yapıyor ateş çıkan yerde? Tabii ki sucuk pişiriyor. Çok ciddiyim. Gayet dağın aşağısında sucuk satıyorlar, biz daha önceden bildiğimiz için sucuğumuzu alıp gelmiştik. Bildiğin, şişe geçirdik sucukları hatur hutur pişirdik.. Çok keyifliydi ama bir de çıkış yoluna aydınlatma koysalardı çok tatlı olmaz mıydı?


Olayın gerginlik kısmı tam da burada gerçekleşti. Henüz dağın yamacında birikmiş tırmanmaya hazırlanırken yanımızdan çığlıklar eşliğinde öyle bir örümcek geçti ki, yarattığı adrenalin ve kalp çarpıntısı herkese tepeye kadar yetti.


Albino tarantula gördük.
Bildiğin tarantula bak, çatur çutur geçti yanımızdan.
Bir de oralarda çakal falan varmış, ama yolda tek bir ışıklandırma yok ve bir tarafınız da uçurum.
Eldeki fenerlerin tek kalem pille çalıştığı düşünülürse, yukarı varana kadarki sürece oluşan samimiyet ve kader birliğini hayal edebilirsiniz.


Ha bir de bir çocuk sönmeyen ateşi söndürdü.
Sonra tekrar yaktı.


Dün sabahtan Olympos'un arka sokaklarındaydık yine. Hayalimdeki "cennet"e yakın güzellikte yerler görmek zevk verdi.. Siz bu tarz şeylerden hoşlanır mısınız bilemiyorum tabi, doğa olsun tarih olsun.. Ben çok fazla dünya insanıyım sanırım, dünyadan olan her güzel şeye hayran kalıyorum.


Sonra çirkinleşip bir sürü fotoğraf çekiyorum, bu güzelliğin bir kısmını da yanımda götürebilmek için..


Teknolojik çocuktan bahsetmiştim, bize bilgisayarı açmayı göstermeyi teklif eden..
Yeni teklifi bizi "köpük partisi" olan discoya götürmek oldu.
Gerçekten bir kademe atlamış değil mi? Canım yazık, boynu bükük kaldı, olsun kendisini seviyoruz, wireless şifresini verdi daha ne yapsın.


Ancak bizim Osman'da şeytan tüyü var.
İki güzel laf etti kendimizi Gölge Bar'da bulduk.


Gölge Bar.
İsme koş.


Bu arada barın solistinin sesi gerçekten 10 numaraydı ancak 80'ler popla bir yere varamaz.


Beklenmedik temassal davranışların itici olmayabileceğini de ilk kez Osman'da gördük. Bu konuya hiç girmeyeceğim. Ama siz anlatmışımcasına gülün.


Sonuçta bugün, yani son dolu dolu günümüzde deniz kenarında yatıp yuvarlanmayı tercih ettik.


Aaa asıl depremi anlatmadım size, ama bu yazı çok uzadı, onu da serinin üçüncü ve son yazısında, belki İstanbul'da anlatırım.


Siz siz olun elbisenin içine kazak giymeyin.
Bir de aptal bir insanın yanında akıllı davranmak akıllılık değildir.
Ne alaka diyeceksiniz, iki günlük çıkarımım diyelim.


Hiç yıldız kayması göremedim, ancak ilk gördüğümde hepimiz için güzel bir şey dileyeceğim merak etmeyin:
Öptüm.


ÇS*12

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder